• Haraparası Mh. 103. Sk No:12 Antakya, Hatay
  • info@antakyaizolasyon.com

Su Yalıtım

Yapılara zarar veren en önemli etkenlerden birisi de sudur. Binalarımıza nüfuz eden su, yapımızın taşıyıcı kısımlarında betonun bozulmasına, çatlamasına ve betonarme içindeki donatının paslanarak taşıma kapasitelerinin düşmesine yol açar. Yapılarımız; yağmur, kar, toprağın nemi, binanın inşa edildiği zemindeki yer altı suyu gibi dış kaynaklı suya ve banyo, lavabo vb. ıslak hacimlerde iç kaynaklı suya maruz kalır.Yapıların sudan ve zararlı etkilerinden korunması için suyun yapıların dışında tutulması ve havuzlar, içme suyu depoları, göletler vb. yapılarda ise suyun yapı içerisinde tutulması için yapılan işlemlere "su yalıtımı" denir.

Zemin üstündeki yapı elemanlarını; yagıs sularının ve asidik atmosfer gazlarının zararlarından; zemin altındaki yapı elemanlarını ise zemin suyu ve rutubetinin zararlı etkilerinden korumak için su yalıtımı yapılır. Etkin bir su yalıtımı için, yalıtım uygulamasının, binanın temelinden çatısına kadar tüm yapı elemanlarını kapsaması gerekir. Zemine oturan dösemeler, balkonlar, dıs duvarlar, çatılar ve temel duvarları yalıtıma konu olur.

Su Yalıtımın Tarihçesi

Su Yalıtımının Kökenleri

Su yalıtım teknikleri arayışı 13000 yıl önce, insanların barınaklarını fırtına, yağmur, rüzgar gibi etkenlerden koruma ihtiyacı ve doğa da hayatta kalma yeteneklerini geliştirmeye çalıştığı zamana kadar uzanıyor. Kendini, binalarını ve mallarını korumak için doğuştan gelen arayışla, insanlar binalarını ve evlerini su geçirmez hale getirme ihtiyacını hissediyor.

Tarım Devrimi


Korunma konusundaki sürekli endişe, Paleolitik Çağ'dan sonra Tarım Devrimi'ne kadar giden su geçirimsizlik tekniklerin geliştirilmesine yol açmıştır. İnsan, medeniyetin bu aşamasında avcı-toplayıcılık yaşam tarzından daha fazla güvenlik ve rahatlık olduğu için yerleşik hayata geçti. Tarım Devrimi ile İnsan, tarımsal fazlalığın korunmasına izin verecek teknikler bulmaya çalıştı, zira tahıllardaki fazlalık tahılın depolanması ve nemden korunması, üretimin bozulmasının engellemesi gerekiyordu.

Bu şekilde depolama tesisleri için su yalıtım çözümleri bulmak zorunluydu, böylece insanlar yepyeni yaşam tarzını sürekli ve konforlu tutması mümkün olacaktı. Bu dönemde, saman ve kil su yalıtımı için kullanılan ilk malzemelerden bazılarıdır.Bu çağda seramikler ,sıvıların drenajı ve taşınması için uygun hale getirmek için bitüm ile kaplandı, o zamana kadar mümkün değildi. Bu uygulamalar aynı zamanda insanın belirli bir yere yerleşmesine izin verdi.
Su yalıtım yöntemlerinin bulunması, insanın hayatta kalması ve refahında önemli bir iyileşme sağladı. Bu gelişme, o zamana kadar marangozluk ve duvarcılıkla birlikte, su geçirmezliğin insanlığın ilerlemesinde ki önemini gösteren en önemli üç teknikten biri olarak kabul edildi.

Neolitik Dönem


Binlerce yıl sonra Neolitik Devrim sırasında, binaların su geçirmezliğinin yanı sıra , su taşımacılığının artmasıyla birlikte keşif, balık tutma ve ticarete izin veren ilkel tekneler sudan korunması ihtiyacı doğmuştur. Bu faaliyetler bir kez daha insanlığın gelişiminde ve genişlemesinde en önemlisiydi.Ahşapta ve kullanılan diğer malzemelerde uygulanan primat tekneleri kaplamak için turba bataklıklarında olan bir bitüm emülsiyonu kullandılar. Böylece tekneler, su taşımacılığının karşılaştığı zorlu koşullarda su geçirmez ve daha güvenilir hale geldi ve medeniyetin su yollarını daha verimli kullanmasına izin verdi. Bu gelişmeler uzun deniz yolculuklarınında önünü açtı.

Antik Mısır


Eski Mısır'da (MÖ 3600 yıllarında) Mısırlılar orada ilk monolitik binalar ve dünyanın en büyük insan yapımı duvar inşaatı olarak kalan Büyük Giza Piramidini inşa ettiler. Bu önemli anıt su yalıtım teknikleri kullanılarak inşa edilmiştir ve arkeologların keşiflerinde kireçtaşı temel bloklarına çapraz tabakalara uygulanan kuru kamış elyaflı katlara uygulanan bir bitüm emülsiyonunun kullanıldığı ortaya çıktı. Piramit 1800 yılında açıldığında, mezarlar kuruydu ve tüm iç yapı, Piramidi çevreleyen Nil'in yıllık taşkınlarına rağmen su yalıtımı zafiyeti göstermemişti.
Bu dönemde Mısırlılar su geçirmez teknikleri mumyalar ve lahitler gibi başka amaçlar için kullandılar. Reçinelerle karıştırılmış bitüm kullanarak, hem mumyaları hem de lahitleri arkeologlar, tarihçiler ve bilim adamları tarafından bu önemli medeniyetin bilgisine izin veren mükemmel bir koruma altında tutmayı başardılar.

Roma Dönemi


Romalılar,konut yapılarında ,termal banyolar, tiyatrolar ve amfitiyatrolar, su kemerleri ve tapınaklar gibi kamu binalarında su yalıtım teknikleri kullandılar. İnşaat sektörü Roma İmparatorluğu döneminde ki binalar sağlam duvarlar ve iyi bir su yalıtımı ile yapılması neticesinde günümüze kadar kaldılar. Romalılar su yalıtım teknikleri ile gelecek kuşaklar için bilginin geçişine izin veren temel taşlarından biri olmaya devam etmektedir. Su yalıtımı, daha fazla kalite, konfor, sürdürülebilirlik, dayanıklılık, istikrar ve güvenlik sağlamanın önemi göz önüne alındığında, insanların ve binalarının yaşamlarının önemli bir parçası haline gelmiştir.

Ortaçağ Yıllarında


Ortaçağda insan bazı su yalıtım teknikleri de kullandı. XIII.Yüzyılda, kireçin su yalıtım elemanı olarak kullanılmasına, ıslah çalışmalarının su geçirmez hale getirilmesi için devam edildi ve ayrıca bir tepe tarafından coğrafi olarak korunmayan kaleler, tahkimatlar veya küçük kasabalar, çoğu zaman yapımı sırasında bir hendekle çevriliydi. ,Bu tip yapılar kurşun veya kalın bitüm ile su geçirimsiz hale getiriliyordu.

Su Yalıtım ve İlerleme

Su yalıtımı daha iyi yaşam koşulları için arayışta olan insanoğlunun her zaman hayatının bir parçası olmuştur. Su yalıtım teknikleri tüm uygarlık dönemlerinde gelişerek insanların istikrarlı ve korunmasını sağlayarak gelişimlerini ve refahlarını sağladı.Binaların yapımından malzeme ve nakliye araçları kaplamasına, sıvıların tutulmasına, medeniyetlerin tarihinin korunmasına, nüfusun hayatta kalması için gerekli suyun yönlendirilmesine ve diğer birçok kullanım amacı ve alanının yanı sıra, su yalıtımı insanlığın ilerlemesinde ve genişlemesinde önemli bir rol oynamıştır.

Su Yalıtımı ve Deprem

Su Yalıtımı ile Depreme Karşı Önlem Alın

Topraklarının büyük bölümü çeşitli derecelerde depren bölgelerinde bulunan ülkemizde can ve mal güvenliğinin sağlanması depreme dayanıklı binalar inşa etmekten geliyor. Sonrasında ise bu binaları suyun zararlı etkilere karşı korumak gerekiyor.
Su zamanla binaya sızarak taşıyıcı elemanlarda bulunan demir donatıların paslanmasına yani korozyon oluşumuna sebebiyet verir. Donatıları korozyona uğrayan bir bina sonraki 10 yıl içerisinde taşıma kapasitesinin yarısından fazlasını kaybetmektedir.
Ülkemize son 58 yılda yaşanan depremlerde 58 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiş,122 bin vatandaşımız yaralanmış ve yaklaşık olarak 411 bin binanın yıkılmış veya hasar görmüştür.

1999 Büyük Marmara depreminden sonra İBB hasar tespit komisyonun yaptığı araştırmaya göre yıkılan binaların %64’ünde korozyona bağlı sebeplerden dolayı depreme dayanamadıkları tespit edilmiştir.

Su yalıtımı maalesef ülkemizde pek önemsenmemekte ve maliyetinden kaçılmaktadır. Oysa ki su yalıtımı bir binanın ömrünü doğrudan etkileyen bir unsurdur. Ülkemizde bir binanın ömrü ortalama 50 yıldır. Su yalıtımsız binaların ömrü kısa olmakta ve bu hem ülke ekonomisine zarar vermekte hem de can ve mal kayıplarının yaşanmasına sebep olmaktadır. Su yalıtımı uygulaması maliyet olarak yapı maliyetinin ortalama % 5’ine denk gelmektedir.

Bunlarla birlikte su yalıtımı küf, nem, boya kabarması ve sıva dökülmesi gibi hayat konforunuzu düşürecek sorunları da önleyici özelliktedir.

Görüldüğü üzere su yalıtımı binanızın ömrünü doğrudan etkileyen ve bununla birlikte deprem anında binanızın ayakta kalması için hayati önem taşıyan bir uygulamadır. Özellikle Türkiye gibi yapılarının çok büyük bir oranı betonarme olan bir ülkede su yalıtımı çok daha hayati önem taşımaktadır.

SU YALITIMINDA 4 ALTIN KURAL

Bir ev sahibi olmak herkesin hayalidir ve daha iyisi o evin temellerinin gözlerinizin önünde atıldığına şahit olmaktır . Ancak tüm yapılar için genel bazı su yalıtımı problemleri vardır ve bu problemler hayalinizde ki evin bir kabusa dönüşmesine neden olabilir. Su zamanla binanın yapı bileşenlerine sızarak binanın ömrünü kısaltan uzun vadeli sorunlara yol açmakla birlikte evinizde ki konforunuzda olumsuz yönde etkiler.
Uygulamanız ister eski bir bina restorasyonu, ister yeni bir binanın su izolasyonu, ister ıslak hacim, çatı, teras ve ya bodrum yalıtımı ya da dilatasyon olsun, geniş ve çözüme yönÇelik ürün yelpazesi ile ANTAKYA İZOLASYON sizlere en uygun çözümleri sunar.

Su ve nem yalıtımı ürünleri geleneksel ürünlerden farklı olarak özel hazırlanış ve uygulama tekniklerine sahiptir. Bu bakımdan ister ANTAKYA İZOLASYON isterseniz başka bir firmanın ürünlerini kullanıyor olun mutlaka ürünleri tanıyan profesyonel ekiplerle çalışın.

Aksi takdirde büyük maliyetlerle temin etmiş olduğunuz su ve nem yalıtımı ürünleri yeterli performansı gösteremeyebileceği gibi yapılabilecek olası hatalı uygulamalar sonrasında ağır tamirat maliyetleriyle de karşı karşıya kalabilirsiniz.

Su yalıtımında %90-%99.99 diye bir şey yoktur .Su yalıtımı ya %100 dür ya da %0 dır.

Bu yazımızda, ağır tamirat masraflarıyla karşılaşmamanız için uymanız gereken dört önemli kuraldan bahsedeceğiz.

Su yalıtımının 4 kuralı


1-Zemin hazırlığı iyi yapılmalıdır ,Sağlam ve taşıyıcı olmayan zeminde yalıtım yapılmamalıdır
2- Doğru yerde doğru ürün kullanılmalıdır
3-Uygulama koşullarına riayet edilmelidir
4-Yalıtım katmanı korunmalıdır.

Peki, bu kurallar neyi ifade etmektedir. gelin birlikte inceleyelim.

1-Zemin Hazırlığı;

1. Kalıp hatası: kalıp birleşme noktalarında ki çıkıntılar, köşeler su yalıtımının düşmanıdırlar. Bu tip alanlar ürünün her alanda eşit miktarda uygulanmasına izin vermez ve sarfiyatı arttırır, bu da maliyetin artması anlamına gelir. Bununla birlikte keskin köşeler dışarıdan gelebilecek darbelere karşı ürününün mukavemetini düşürür. Su yalıtımında en son isteyeceğimiz şey ürünün yırtılması veya su geçimine izin veren boşluklar oluşmasıdır. Bu alanlar pah yapılarak yuvarlatılmalı keskin köşeler tıraşlanmalıdır.

2. Kuru Şap: Kuru şap üzerine yalıtım yapılabilmesi için alttaki şapın daha sağlam hale getirilmesi gerekir. Bunun için şap betonuna emprenye olacak malzemeler kullanılmalıdır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus emprenye edilmiş alanlarda çimento esaslı su yalıtım ürünleri kullanılamaz. Çimento esaslı su yalıtım ürünleri beton içerisinde ki kapiler boşluklara ulaşarak bu alanları doldurur ve kristalleşerek bir su yalıtımı tabakası oluşturur. Emprenye edilmiş yüzeylerde poliüretan, poliurea gibi epoksi malzemeler kullanılabilir.

3. Paslı donatılar: Paslı donatılar uygulama yüzeyinden uzaklaştırılmalıdır. Beton yüzeyde olan paslı donatlılar 2-2,5 cm kadar kesilmeli, çevresi hilti ile kırılmalı ve tamir harcı ile kapatılmalıdır

4. Segregasyon: Su, çimento, kum ve agrega gibi beton bileşenlerinin çeşitli nedenlerden ötürü birbirinden ayrışması sonucu betonun heterojen bir hal alma durumudur. Beton hazırlanırken genellikle gereğinden fazla su kullanılması veya iyi vibrasyon yapılmaması durumlarında ortaya çıkar. Segragasyon bulunan alanlar hilti ile sağlam betona ulaşıncaya kadar kırılmalıdır ve ardından uygun tamir harçları kullanılarak tamir edilmelidir.

5. Pvc borular ( kalıp için kullanılan) : Kalıpta bulunan pvc borular suyun en sevdiği alanların başında gelmektedir. Yanlış yapılan uygulamalardan bir tanesi bu boruların çimento ile doldurulup üzerinin sıvanmasıdır. Pvc yüzeyinin pürüzsüz oluşu nedeniyle çimento bu alanda tutunamaz. Çimentonun ve pvc nin gerilmeleri farklı olduğu içinde zamanla çatlaklar oluşur ve su sızıntılarına zemin hazırlar. Burada yapılacak uygulama borunun çapından daha geniş bir şeklide matkap ile delinmesi ve 10-12 cm derinliğe kadar yok edilmesidir. Ardından uygun tamir harçları ile boşluklar doldurulmalıdır.

6. Ahşap takoz: Ahşap takozların kalıplarda kullanılmaması en doğru olanıdır. Ahşap, bünyesinde bulunan damarları sayesinde içerisinde suyu depolar, taşır ve genişleyerek betonu çatlatır. Uygulama öncesinde ahşap takozlar ya tamamen çıkartılmalı ya da 10-12 cm derinliğe kadar bertaraf edilmelidir. Kalıplarda ahşap takoz yerine konik thylot kullanılması tavsiye edilir.

7. Bağ demirleri: En sık rastlanılan yanlış uygulama bağ demirlerinin spiral ile zemin seviyesinde kesilmesidir . Bağ demirlerinin etrafı konik şeklinde kırılarak demirler en az 2 cm içeride kalacak şekilde kesilmelidir. Ardından uygun tamir harçları ile tamir edilmelidir

8. Yüzey temizliği: Yüzey toz, kir ve kalıp yağı vs. basınçlı su ve deterjan ile temizlenmelidir. Derinlemesine yağ emmiş alanlar kırılıp boşaltılmalı ve uygun tamir harçlarıyla doldurulmalıdır

9. Çatlaklar: Çatlaklar sağından ve solundan birkaç cm olacak şekilde genişletilmeli ve uygun tamir harçlarıyla doldurumalıdır. Burada dolgu yapılan yüzeyde çıkıntı oluşmasına dikkat edilmelidir. Çıkıntı oluşan alanlar yuvarlatılmalıdır aksi halde bu çıkıntılar yalıtım malzemesinin yırtılmasına neden olabilir. Geniş ve uzun çatlar bulunan alanlarda binanın yapısal direncini güçlendirmek için enjeksiyon işlemi yapılmalıdır. Tüm yüzeyde yoğun çatlaklar varsa emprenye yapılmalıdır.

10. Soğuk derzler: Soğuk derzler tüm inşaatlarda rastlanılan bir durumdur. Temel ile perde beton arasında aderans arttırıcı malzemeler kullanılmalıdır. Soğuk derz oluşacak bölgelerde özel bantlar ile su yalıtımı yapılmalıdır.

2- Doğru yerde doğru ürün kullanılmalıdır

Bir binanın su yalıtımı temelden çatıya kadar bir çok alanı kapsamaktadır. Temel-perde, dış cephe, balkon-teras, çatı, banyo ve tuvalet su yalıtımına konu olan alanların başında gelmektedir. Her alan kendi içerisinde farklı özellikleri barındırır. Her alanda aynı ürünün kullanılması doğru olmamaktadır. Doğru ürünün seçilmesi hem su yalıtımı performansı hem de maliyet açısından çok önemlidir.Güneşe maruz bırakılacak alanlarda UV dayanımlı, titreşimin fazla olduğu yerlerde esnek, uygulama alanının geniş olduğu yerlerde çatlak köprüleyen, nemli, tuz kusması olan alanlarda tuz kusmasını önleyici, üzerinde araç ve ya yaya trafiği olan yerlerde aşınma dayanımlı ürünler kullanılmalıdır. Bununla birlikte alanın genişliği, eğimi, nem durumu, negatif veya pozitif taraftan uygulama yapılacak olması veya zemininin sağlamlık durumu gibi etkenlerlerde ürün seçiminde etkilidir.

3-Uygulama koşullarına riayet edilmelidir

Her üretici ürettiği ürünler için belli uygulama standartları belirlemiştir. Kimi ürün ıslak zeminde uygulanması gerekirken kimi ürünler kuru zeminde uygulanmalıdır. Epoksi-poliüretan esaslı ürünler nemli zeminlerde ve soğuk havalarda veya çok sıcak havalarda uygulanması doğru değildir. Çimento esaslı ürünler ise genellikle nemli yüzeylere daha iyi tutunur, bu nedenle uygulama öncesi zemin nemlendirilir.

4-Yalıtım katmanı korunmalıdır

Belki de en önemli konu yalıtım katmanının korunmasıdır. Zemin hazırlığınızı doğru yapmış, doğru yerde doğru ürünü uygun hava şartlarında kullanmış olsanız da eğer yalıtım katmanını koruyamazsanız tüm emek ve harcamalarınız boşa gidecektir. Su yapı olarak zayıf noktaları bulma eğilimindedir. Eğer yalıtım katmanını koruyamaz ve delinme-yırtılma meydana gelirse, su bu alanlara yönelir ve su yalıtımınızın bir hükmü kalmaz. Çatılarda su yalıtımı uygulaması yapıldıktan sonra anten veya benzeri ürünlerin montajı yapılmak istenilen durumlarda su yalıtımı katmanı delinmektedir. Yapılacak işlemler su yalıtımı katmanına zarar vermeyecek şekilde yapılmalı yada uygulama sonrasında teknik ekipler tarafından onarımı yapılmalıdır. Zeminde yapılan su yalıtımı uygulamalarında eğer yalıtım katmanı üzerine şap gelecekse su yalıtımı katmanı üzerine bir kat sera naylonları dediğimiz şeffaf basit naylonlar serilmelidir. Gerekli görülen alanlarda keçe serilmelidir.
Kış bahçesi, bahçe vb. alanlarda su yalıtımı likit mebran ürünleri ile yapılmak istenmesi durumunda yalıtım katmanı üzerine kök koruyucu yerleştirilmelidir. Perde betonda yapılan su yalıtımı uygulamalarında su yalıtımı katmanı üzerine XPS EPS gibi ısı yalıtım plakaları ne yazık ki vidalama ile yapılmakta ve bunun sonucunda su yalıtım katmanı delinmekte ve su yalıtımız iş göremez hale gelmektedir. Yanlış uygulamalardan bir taneside perde beton ile toprak arasındaki boşluğun inşaattan çıkan harfiyat ile doldurulmasıdır. Harfiyattan çıkan kayalar veya sivri uçlu sert cisimler yalıtım katmanına baskı uygulayarak delinmesine sebebiyet verebilir.

Duvarlarınızda Nem Yükseliyor mu ?

Yükselen nem sorunlara sahip olmak, rüya evini hızlı bir şekilde gerçek bir kabusa dönüştürme yeteneğine sahiptir. Bu sorunların olduğu bir evde yaşamak , tüm aile bireylerinin sağlığı için gerçek bir tehdittir.Yükselen nemin bir kaç nedeni olabilir: su yalıtımı, nemli bir bölgede olmanız veya yapı malzemelerin yaşlanması ile ilgili olabilir. Yükselen nem, evin tüm sakinlerini etkileyen ciddi bir sorundur ve hatta solunum problemlerine, alerjilere, astıma, ağrıya ve hatta akciğer hastalıklarına neden olabilir. Bunun nedeni, aşırı nemin sporları solunum alerjik hastalıklarının ana nedeni olan küflerin ortaya çıkmasına sebep olmasıdır.

Yükselen nemin sağlığa yol açtığı tehlikelere ek olarak yapıları zayıflatır ve zarar verir. Ayrıca, mobilya, giysi, kitap vb. ev eşyalarınız için de yükselen nem ciddi bir sorundur ve kalıcı hasara neden olabilir.


Yükselen nemin sağlığa zararlarını inceleyelim:

• Hava Kalitesi: Aşırı ortam nemi, astım, sinüzit, akciğer enfeksiyonları ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına yakalanma olasılığınızı büyük ölçüde artırır. Fiziksel rahatsızlık, titreme, aşırı yorgunluk, soğuk ayaklar ve baş ağrısı gibi diğer sağlık sorunları da toz ve nemden kaynaklanabilir.
• Kemikler, kaslar ve eklemler: Romatizmalı hastalıklardan mustaripseniz, soğuk ve nem en büyük düşmanlarınızdır, çünkü ağrıda önemli bir artışa neden olurlar.
• Küf: Küf, sporların havadaki difüzyonu ile çoğalan mikroskobik bir organizmadır. Bu sporlar astıma neden olabilir. Bilimsel çalışmalar, kapalı ortamlarda küflere sürekli maruz kalma ile öksürük ve astım gibi solunum problemleri arasında bağlantı kuran yeterli kanıt bulmuştur.
• Akarlar, antarlar ve bakterilerin çoğalması: Evin duvarlarındaki yükselen nem mantarlar ve bakterilerin armasına yola açarak hastalıklara ve alerjilere neden olabilecek ideal bir ortam oluşturur. Bebekler ve yaşlılar söz konusu olduğunda, bu sorunlar daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Akarlar bebeklerde yaygın bir astım nedeni olarak kabul edilir.

Evde nemli olmanın sağlık tehlikeleri oldukça ciddi, ancak bu çözülebilecek bir sorundur. Yükselen nem ve farklı su yalıtım çözümlerinde uzmanlaşmış profesyonellere danışın.

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon

Antakya İzolasyon

Su Yalıtım

Antakya İzolasyon